Ticari Sır Nedir?
Ticari sır, sahibine ekonomik menfaat ve buna bağlı olarak rakiplerine karşı üstünlük sağlaması açısından diğer sır türlerinden ayrılmaktadır. Doktrinde ve çeşitli yargı kararlarında ticari sırrın tanımı yapılmış olmakla birlikte, mevzuatımızda kavrama ilişkin herhangi bir tanım bulunmamaktadır. Bu konu ilk kez, Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı’nda ele alınmıştır. Tasarıya göre ticari sır;
“Bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tâbi veya tâbi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri”
ifade etmektedir. Ancak bu tasarı, ileriye taşınmamış ve yasalaşamamıştır.
Doktrinde dar anlamda ticari sır, gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanımı destekler şekilde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2004/7827 Esas ve 2007/5755 Karar sayılı ilamı ile“ticari sır kavramının en önemli unsurunun toplumun bilgisi dâhilinde olmama veya ilgili alanda rakip firmalarca bilinmeme şartının olduğu” hükme bağlanmıştır. Ticari sırra örnek olarak işletme planları, mali projeler, müşteri listeleri, maliyet ve fiyatlandırma bilgileri, makine çizimleri, stratejik planlar ve finansal raporlar, iş metotları, pazarlama teknikleri, detaylı proje ve planlar ile mühendislik raporları verilebilir. Ticari sırrın en önemli özelliği sahibine ekonomik bir menfaat sağlamasıdır. Bunun yanında diğer sır türlerinde olduğu gibi, bilginin henüz kamuya açıklanmamış olması ve gizli kalmasına yönelik sahibinin iradesinin bulunması, ticari sır oluşturan bilgide bulunması gereken olmazsa olmaz diğer unsurlardır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ticari bilgiyi sır yapan unsurlar;
- Gizlilik Unsuru
Burada söz konusu olan nispi sırdır. Başka bir ifade ile ticari sır sahibi, bilginin esas unsuru olan gizliliğe zarar vermeksizin, söz konusu sırrı korumayı taahhüt etmiş çalışanlarıyla, örneğin joint-venture biçiminde ortaklık kurmuşsa ortaklarıyla ya da alım-satım ilişkisi içinde olduğu toptancılarıyla paylaşırsa, bu paylaşım bilginin sır niteliğini ortadan kaldırmaz. Burada ticari sırra haiz kimselerin bilgiyi koruma amacıyla aldıkları önlemler büyük önem taşımaktadır.
1.1. Gizlilik unsuru açısından ticari sır oluşturan bilginin işletme dışında genel olarak bilinmemesi
‘Genel olarak bilinme’ ile ifade edilmek istenen, bilginin hukuka uygun yollardan kolaylıkla edinilip edilmeyeceğidir. Burada asıl önem teşkil eden husus; bilginin sır sahibinin çalıştığı iş kolu ya da endüstride faaliyet gösteren diğer işletmeler tarafından bilinmemesidir.
1.2. Ticari sırrın korunması konusunda önlem alınması
Ticari sır sahibi tarafından alınacak önlemler, durumun özelliklerine göre makul önlemler olmalıdır. Makul önlemlerden kasıt, sır sahibinin, sırrı verdiği kişilere, bilginin gizli olduğunu ve açıklanmaması gerektiğini bildirmesi, gerektiğinde bu kişilerle gizlilik sözleşmesi imzalamasıdır.
1.3. Ticari sırrın hukuka uygun yollardan elde edilmemesi
- Ekonomik Bir Değere Sahip Olma ve Kullanılma Şartı
Ticari sır niteliğindeki gizli bilgi, sadece sahibi için ekonomik bir değer ifade etmelidir. Başka bir deyişle, üçüncü kişiler, ticari sır olan bilginin kendilerine açıklanması veya kullanmalarına izin verilmesi için, sır sahibine belli bir bedel ödemeye hazır olmalılardır. Ancak sahibine göre ticari sır oluşturan bilginin değerli olması, üçüncü kişiler için de değerli olacağına gelmemektedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; ticari sırrın en önemli özelliği gizlilik unsuru olup, işbu unsuru ortadan kaldıran her türlü açıklama, bilginin ticari sır özelliğini de ortadan kaldırmaktadır.
Ticari Sır Üzerindeki Menfaatin Hukuki Niteliği Nedir?
Doktrinde ticari sır üzerindeki menfaatin hukuk niteliğine ilişkin farklı görüşler olmakla birlikte, öne sürülen görüşler aşağıdaki gibidir;
- Mülkiyet Hakkı
- Fikri Mülkiyet Hakkı
- Kişilik Hakkı
- Eksik Münhasır Hak (Genel Kabul Edilen Görüş)
Ticari sır üzerindeki menfaatin eksik münhasır bir hak olarak belirlenmesindeki nedenlerden biri, Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca, ticari sırra yapılacak tecavüz ile tespit, men ve maddi durumun ortadan kaldırılması davalarını açmak için zarar veya zarar görme tehlikesinin kanıtlanması gerekmektedir. Sonuç olarak, gayri maddi bir mal olan ticari sır üzerindeki menfaat sahibine bir hak sağlamakta ve bu hak rekabet hükümlerince korunmaktadır.
Ticari Sır Nasıl Korunur?
Türk hukukunda ticari sırrın korunmasına ilişkin genel hükümlerin Ticaret Kanunu’nun 54. madde ve devamında “Haksız Rekabet” başlığı altında düzenlendiği görülmektedir. Haksız rekabet, niteliği itibariyle dürüstlük kurallarına aykırı davranmak suretiyle iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir. Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi, haksız rekabet hallerini altı ana başlık altında saymaktadır; ancak maddede belirtilen bu haller tahdidi değildir. Anılan maddenin (d) bendi uyarınca; “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur” hükmü amirdir.
Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
- Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
- Haksız rekabetin men’ini,
- Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
- Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
- Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.
Ayrıca davacı lehine ve 56. maddenin (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilmektedir.