İmza, bir kimsenin yazdığı bir yazı veya düzenlediği bir belge altına, o yazıyı veya belgeyi kendisinin yazdığını veya düzenlediğini onaylamak ve içeriğini kabul etmek için koymuş olduğu ad ve işaret olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde ticari hayatın yoğun temposu içerisinde seri halinde mevcut evrakın fazlalığı sebebiyle, ıslak imza yerine kaşe imza uygulamalarına çok sık rastlanmaktadır. Bu sebeple kaşe imzaların ıslak imza yerini tutup tutmayacağı hususu çokça tartışılmakla konuyu aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
İmzaya dair hukuki düzenlemeler Borçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer almaktadır. Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri aşağıdaki gibidir:
“İmza
MADDE 15- İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.
Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz.”
“İmza yerine geçen işaretler
MADDE 16- İmza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler.
Kambiyo senetlerine ilişkin hükümler saklıdır.”
Buna göre borç alan kimsenin imzasının kendi el yazısıyla yazılması gerekmektedir; ancak örf ve adetçe kabul gören durumlarda ve özellikle çok miktarda tedavüle çıkan kıymetli evrakın imzası gerektiği takdirde, bir alet vasıtasıyla atılan imza geçerli sayılmaktadır. Ayrıca imza atamayan kişiler (okuma-yazma bilmeyen veya görme engelli kişiler) imza yerine parmak izi veya usulüne uygun olarak onaylanmış olması koşuluyla el ile yapılmış bir işaret veya mühür kullanabilmektedir.
“İmza atamayanların durumu
MADDE 206- (1) İmza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.
(2) İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup, her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda alıntılanan 206. maddesi gereği imza atabilme yetisi olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimsenin, imza yerine parmak izi ya da mühür kullanabileceği belirtilmektedir.
Yukarıda yazılı maddeler ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda imza atmaya muktedir olan kişilerde, imzanın el ile atılması kuraldır ve hatta kıymetli evrak tanziminde zorunludur. Bu kişiler tarafından parmak izi, kaşe imza veya mühür kullanılması halinde, bu parmak izi, kaşe imza veya mührün resmi makamlarca usulüne uygun olarak onaylanması halinde bile geçerli olamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Anılan sebeplerle, günümüzde de çok sık rastlanıldığı şekilde, sözleşmelerde şirket yetkilisine ait imza yerine, imza kaşesinin kullanılmasının hukuka uygun olmadığı değerlendirilmektedir. Bu konuya ilişkin olarak ileride sözleşmeye ilişkin herhangi bir ihtilaf söz konusu olduğu takdirde imza kaşesinin geçerli ve hukuka uygun olmadığının karşı tarafça ileri sürülerek tartışılması muhtemeldir.